"Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün" adlı kitap üzerine bir yazı
Aydın Taneri’nin Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün adlı eserinin
1981 yılında Töre Devlet Yayınevi tarafından ikinci baskısı
gerçekleştirilmiştir. Ankara’da basılan eser, 304 sayfadan oluşmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki; Taneri, bu eserinde
tam anlamıyla bir bütünlük sağlayamamıştır. Anlatmak istediklerini çok iyi
araştırmış ve sağlam kaynaklara dayandırmış olmasına rağmen, tam olarak eserin
adını ve ana konusunu oluşturan “Türk Devlet Geleneği”ni aktaramamıştır.
Elimizdeki kitap bir tür derlemeler basılı eseri niteliğindedir. Taneri, bunu
eserin önsözünde “çeşitli gazetelerden ve kitaplardan konu ile ilgili
kısımların uzun alıntıları yapılmıştır” şeklinde belirtmişse de, bu alıntıların
uzun olması ve yazarın kendi görüşlerinin az olması yazarın objektif bir
araştırma yapmaktan uzaklaştırmıştır. Çünkü alıntılar ne kadar çok ise yazarın
görüşleri de bu alıntıların doğrultusundadır. Yazar, nedense kendi görüşlerini
belirtmeyi pek fazla tercih etmemiştir.
Taneri, eserinde genel olarak tarihimizin ilk çağlarından
1981’e kadar devlet kavramını incelemiştir. Devlet adamlarının kişiliklerini ve
devlet yönetimindeki ilkeleri ele almıştır. Olaylara dayanarak Göktürk,
Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti devirleri arasında paralellik
kurmuştur.
Birinci bölümde önce devletin tanımı, devleti oluşturan
ögelerin tanımı yapılmıştır. Millet kavramına Türklerin bakışı incelenmiştir.
Milliyetçilik ilkesi üzerinde yoğunlaşılmıştır ve eski Türklerden itibaren
Milliyetçilik anlayışı ele alınmıştır. Bu kısımda özellikle eski Türklerde
millet anlayışını karşılayan deyimler de verilerek konu detaylı incelenmiştir.
Milli şuurun, millet olmak üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Millet olma bilincinin
geçirdiği evreleri, zaman zaman zayıflama yaşadığını belirterek bugünlere nasıl
gelindiği aktarılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda Müslüman halk için Millet
olma bilincinin daha hızlı bir süreç olduğu belirtilmiştir. Kamuoyunun
oluşumunda ve millet olma bilincinin yayılmasında Genç Osmanlı’ların büyük rolü
olduğu ifade edilmiştir. Türkçülük çalışmalarının başlaması ve önemi üzerinde
durulmuştur. Türklerde ülke kavramı açıklanmıştır. Eski Türklerde, Büyük Hun
İmparatorluğunda toprak ve vatana bağlılık ele alınmıştır. Toprağa ve devlete
olan sadakat aktarılmıştır. Yer ve yurd tutmak bilincinin önemine
değinilmiştir. Mülk’ün asla bir ticari eşya olmadığı dönemlerden
bahsedilmiştir. Mülkü tahrip edenlere karşı uygulanan müeyyidelerden
bahsedilmiştir. Türklerde egemenlik anlayışı anlatılmıştır. Eski Türklerde
egemenliğin kudret sahibi kişilerde olduğu belirtilmiştir. Türklerin Gök-Tanrı
dininde iken kullandıkları egemenlik anlayışı, İslama geçince de devam
etmiştir. Geleneklerde bu şekilde devam etmiştir. Türklerde politik örgütlenme
kavramına değinilmiştir. Politik örgütlenmenin düzen ve disiplini sağladığı
belirtilerek, Türklerin örgütlenme biçimleri aktarılmıştır. Eski yazıtlardaki
öğütlerin devlet yönetme sanatında önemli kaynaklar olduğu belirtilmiştir. Eski
Türk devletlerinde geliştirilen örgütlenme bilinçlerinin, daha sonra kurulan
Türk devletlerince de devam ettirilerek geliştirildiği aktarılmıştır. Şeriat’ın
Osmanlı İmparatorluğunda devletin tek kuvveti olduğu ifade edilmiş ve
alıntılarla desteklenmiştir. Daha sonra şeriat kanunundan, demokratik kanunlara
gelinen evrede hükümdarların halka karşı tutumları verilmiştir.
İkinci bölümde Türklerde devlet ve hükümet başkanlarının
kişilikleri ele alınmıştır. Devlet adamlarında bulunması gereken 4 nitelik sıralanmaktadır.
Bunlar kültür, mantık,erdem ve cesarettir.
Kültür ve mantık bakımından Türk devlet adamları başlığında
kültürün önemine değinilmiştir. Bilginin yanında kültür sahibi olmanın da
gerektiği vurgulanmıştır. Türk devletlerinde bilgi sahibi olan Türk
kağanlarının önemine değinilmiştir. Şehzade ve padişahların aldıkları
eğitimlere yer verilmiştir. Batı kültürünü anlamaya çalışan hükümdarlarımızdan
örnekler verilmiştir. Bilginlere, şairlere, musikişinaslara verilen değer
aktarılmıştır. Sanata verilen değer anlatılmıştır. Devşirme kavramına
değinilerek kültür yayma biçimleri verilir. Enderunda yetişen devşirme
başbakanlardan bahsedilir. Erdem bakımından Türk devlet adamında, yüksek ahlak
olması gerektiği belirtilir. Selçukludan itibaren hükümdarların yüksek ahlaklı
ve hoşgörülü oldukları ifade edilmiştir. Devlet Baba ifadesinin (günümüzdeki)
kökeni açıklanmıştır. Devlet başkanı ile yurttaşlar arasındaki bağ
aktarılmıştır. Cesaret bakımından Türk devlet adamında, ordunun başında
bulunması gerektiğinden, kılıç salam geleneğinin olması gerektiği belirtilir. Savaşçı
niteliğinin kaybedilmemesi Türk devlet adamının özelliğidir.
Üçüncü bölümde Türk Devlet yönetiminde ilkeler ele
alınmıştır. Bu kısımda Türklerin daha evvel kurmuş oldukları devletlere
değinilmiştir. Ve bu devletlerde benimsenen yönetim ilkeleri sıralanmıştır. Bu
ilkeler, Devlet hayatında geleneklere bağlılık, Gelenekçilik ile ilericiliğin
birleşmesi olan hamlecilik, Devlet kadrolarının uzmanlardan oluşması ve halka
açık olması, Yönetimde kararlılık ve memuriyetlerde uzun süre bırakılmak,
Danışma kurumu-bilime bilim adamına saygı siyasetname türünden eserlere
istinaden devlet hayatında fikriyata önem, Disiplin-protokol ve denetim
ilkelerinde titizlik başlıkları altında ele alınmış ve açıklanmıştır.
Dördüncü bölümde, Devletin halkına dönük politikası
incelenmiştir. Adalet ilkelerine uyma bu politikaların ilkidir. Türklerin
devlet yönetiminin birinci şartının adalete uyma olduğu belirtilmektedir.
Çeşitli tedbirler alınarak yurttaşlar arasında adaletin nasıl sağlandığı
açıklanmıştır. Kurulan Divan benzeri kurullar bu görevi nasıl üstlenmektedir.
Bu ele alınmaktadır. Adaletin tanrının bir emri olduğu anlayışı ile hareket
eden Türk hükümdarlarından bahsedilir. Halka inmek, sosyal hizmetler, refah,
şevkat ve tolerans kavramları açıklanmıştır. Halka inmenin bir devlet adamı
için ne derece önemli olduğu belirtilmiştir. Halkı sevmek, sosyal hizmetlerde
bulunmak, onları refah içinde yaşatmak yeri geldiğinde şevkat ve tolerans
göstermek üzerine açıklamalar yapılmıştır. Yurttaşlara güven vermek ve
meselelere pratik çözüm yolu bulmak kısmında, yönetenler ile yönetilenlerin
birbirine güven vermesinin önemine değinilmiştir. Selçuklu Sultanlarının
uyguladığı politikalarla güveni günümüze taşıdığı söylenmektedir.
Sonuç kısmında verilen bütün bilgiler ışığında, Türklerin
kendine özgü bir devlet anlayışları olduğu belirtilir. Devlet ve hükümet
başkanlıklarının görüş açısından devlet kurumlarının genetik incelendiği
belirtilir. Türklerin devlet kavramı tarih içerisinde yer yer benzer şekilde
anlaşılmıştır. Genel olarak devlet ve başkanı, milletten sorumludur. Halkın
hayatını düzenlemekle görevlidirler. Devlet, organize eder, yetki sahibidir.
Emredici ve maddi güce sahiptir. Pek çok alanı düzenler.
304 sahifeden ibaret kitabın toplam 150 sayfası gazetelerden
aynen alınmış yazıları, yaklaşık 100 sayfası ise başka kitaplardan aynen ya da
özetlenerek yapılmış alıntıları kapsamaktadır. Başkalarından aktarılan
yazılardaki düşüncelerin doğruluğundan ziyade Taneri’nin araştırmalarının bir
sonucu olduğunu ileri sürdüğü kitabında kendi görüşlerinden azımsanmayacak
derecede bu başka görüşlerin çok olması sorgulanması gereken bir konudur.
Yazara ait düşünceleri oluşturan sayfaların sayısı 50’yi geçmemektedir. Bu
kitap, yazarın belirttiği gibi, bir araştırma sonucu değil, sadece gazete ve
kitaplardan derlemelerin yapıldığı bir basılı eserdir.
Verilen alıntılar 1974 yılında gazetelerde yayımlanan ve gerek döneme gerekse eski gündeme ışık tutan alıntılar olduğundan, eserin okunması gerektiği kanaatindeyim. Özellikle gazetelerden içerik veya söylem analizi yapma konusunda akademik çalışmalara kaynak olabilecektir.
Betül SAÇAL-2016