18 Eylül 2015 Cuma

Lecture by Steve Mccury
15.09.2015
Cermodern Sanat Merkezi
Ankara

Güzel bir atmosfer. Beyaz sandalyeler. Sarı sarkıt aydınlatmalar. Kocaman bir ekran. Ekranın bir yanında üç kişilik oturma yerleri, diğer yanında o meşhur ‘Afgan Kızı’ portresi. Beyaz sandalyeler aydın görünümlü karanlık insanlarla dolu. Klasik bir durum, gelen herkes beş kişilik yer ayırmış. Kalabalık sabırsız. Her neyse Steve Mccury geldi. Geldiği gibi mobil cihazı ile kalabalığın fotoğrafını çekti.
Söyleşi programında seyircilerden önce belli kalıplaşmış sorular soruldu. Bu soruları kim hazırladı bilmiyorum ama aşırı klişe sorulardı bunu belirtmeden edemeyeceğim. Her neyse işte hiçbir mecmuada okuyamayacağınız Mccury’nin cevapları…

-Profesyonel fotoğrafçılığa nasıl başladınız temalı bir soru soruluyor ilk olarak
Mccury- “Önceleri filmci olmak istiyordum. Okulda fotoğrafçılık dersleri aldım. Fotoğraf çekmenin bir şeyler yazmadan çok şey anlatmakta ve tüm güzellikleri ortaya çıkarmakta önemi olduğunu fark ettim. 19 yaşında Avrupa’da yaşadığım zamanlarda profesyonelliğe adım attım.  Fotoğrafçı olmaya karar verdiğim ilk fotoğrafımı üniversite öğrencisiyken Mexico City’de çekmiştim. Evsiz bir adamı fotoğrafladığımda gerçekliği yansıtabilmenin önemini anladım. Ve bu beni teşvik etti. Fotoğrafçılık pratikleştikçe daha iyi hale gelir. Daha fazla deneyim ve daha çok görmek insanı geliştirir” 

-İdol olarak gördüğünüz bir fotoğrafçı var mı?
Mccury- “ Fransız  Matthieu Ricard ve Türk Ara Güler’i ilham verici ve şiirsel anlatıma sahip buluyorum”

-Fotoğrafladığı yerlerde gerçekleşen olaylara ve karşılaştığı insanlara karşı tutumu soruluyor
Mccury- “Olaylardan etkileniyorum. Pakistan, Irak ve İran’da olanlar sıra dışı şeyler ve bunlara şahit olmak çok kötü aslında. Eğer bir insanın hayatı kurtarılacaksa onu fotoğraflamak yerine hayatını kurtarmayı tercih ederim. Ama genellikle izlemektense çekerim. Tanıştığınızda sizi etkileyen bir olay var, bu bir kimya, bir birliktelik, insanlarla tanıştığım ve onların fotoğraflarını çektiğim zaman onları anlayabiliyorum.  Onlara dokunmak onları anlamamı sağlıyor.

-Meşhur ‘Afgan Kızı’ portresine geliyor konu
Mccury- “Yüzündeki acıyı anlatan bir kir vardı, geleceğe dair bir karamsarlık ifadesine sahipti. Yüzü güzel ve çarpıcı olsa dahi, hikayesini merak ettiriyordu. Afgan kızını 7 yıl sonra ikinci kez görmeye gittiğimde onun yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordum. O ölmüş olabilirdi. Üstelik nerede yaşadığını bilmiyordum. Ama sonuçta onu buldum”

-İşinin sırrını anlatması ve etkilendiği unsurlara değiniliyor
Mccury- “Sanırım benim işimin sırrı, bu muhteşem dünyada kameramla birlikte keşfe çıkmak, keşfetmeyi sevmek. Gittiğim yerleri genellikle filmler ve kitaplardan öğreniyorum. Mekanları hayal edip öyle gidiyorum. Bizzat görüp tanıyıp keşfediyorum. Bir yerde ne kadar kalırsan o kadar tanırsın orayı. Ben genellikle minimum 1 hafta kalıyorum. Bir kültürü anlamaya yardımcı etmenleri keşfetmeye yeter. Eğer kültürü ve değerleri anlamak, özümsemek istiyorsak zaman konusunda bir sınırlama koymamalı ve adapte olmaya çalışmalıyız”

-Çerçeveyi planlarken mi yoksa yanıtlarken mi buluyorsun Steve?
Mccury- “ Spontan gelişiyor, nüme ne gelirse manipüle etmeden fotoğraflarım, planalamam hiç. Çünkü insanı en doğal biçimiyle yansıtmam gerekiyor. Bir çok fotoğraf çekince, unutamayacağınız fotoğraflar olduğunu fark edersiniz. En çok empati duyduğunuz fotoğraf sizin için anlamlı kalır. Bazı yerlerde göremediğiniz kareler olabiliyor. Görmek için kendinizi zorlamanın gerekebilir. Yeni şeyler görebilmek için bazen bir yere yeniden gitmeniz bile gerekebilir. Ama esas olan konsantre olmaktır. Fotoğrafa odaklanınca daha iyi görebilirsiniz. Etrafı izlemektense. Bir sokakta birilerini görünce onları fotoğraflamak için ikna etmem gerekiyor. Öncelikle onlara saygıyla yaklaşıyorum. Fotoğrafta olmak istemeyenler oluyor onları zorlamıyorum. Çünkü bu doğallığı bozar. Fotoğrafçılık sabır gerektirir. Riski sevmek lazım”

-Analog'dan dijitale geçiş ve teknik bazı konular açılıyor
Mccury- “Dijitale geçiş zor değildi benim için. Hatta çektiğimiz fotoğrafları hemen görebilmek bir devrimdi. Şu sıralar telefonla çekim yapmayı yeğliyorum. Fotoğraf makinaları günümüzde pek değişiklik yapmıyor, çektiğiniz fotoğrafın göze hitap etmesini istemez misiniz? Telefon bu imkana sahip. Ayrıca kullanımı, taşıması kolay. Gözlem yapmaya imkan veriyor. İnternette bulunan fotoğraf sitelerini bir fotoğraflı mesajlaşma çabası olarak görüyorum. Gerçi milyarlarca fotoğraf görmek beni mutlu ediyor. Renkleri kullanmayı çok seviyorum çünkü dünya renkli. Renk varken onu vurgulamak gerek. Vurgulamam gereken oradaki doğallık. Ben mümkün olduğunca oaradaki olayı en doğal haliyle aktarmalıyım. Bu yüzden elimdeki makinenin teknolojisi de çok önemli değil bazen. Hikayeyi anlatmak önemli”

-Türkiye’ye dair
Mccury- “Türkiye coğrafi ve kültürel olarak fotoğraflanmak için çok zengin, keşfedilecek şeyler fazla. Pek çok etnik gruba sahip ve önemli tarihi bir yapısı mevcut. Türkiye’de bulunan fotoğrafçıların fotoğraflaması gereken çok şey var”

Çevirmenlerin aktardığı ve benim çevirebildiğim kadarıyla Steve Mccury söyleşisinden aldığım notlar bu kadardı.

Okuduğunuz için teşekkürler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder